memleketimdeki işsizler ordusunu da ergenekondan içeri alırlar mı?

18 Temmuz 2008 Cuma

2. GÜN

Suni yağmurlar ıslatırken toprağımı, gözüme ilişen iki satırla oturdum yazmaya yeşil koltuğuma. ‘’ Yaşam yorgunu iki kişi karşılaştığında, omuzlarında dünyanın tüm dertlerini taşıyor olabilirler. Buna rağmen mucizeler gerçekleşebilir.’’ Ne kadar da yüreğimin içlerini bilip bu kelimeleri bir araya getirmiş yazar! Günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yapmış sanki vakti zamanında duyarım bir gün diye. Duymuşum, hatta biliyordum bu sözleri de bu denli vurucu hissetmemiştim o zamanlar.
Bir tutam peri tozu, bir avuç umut, bir şinik acı, bir damla gözyaşı terkibi bu hayatın. Yaşamakları kovalamak kalıyor ardındansa. Ölesiye yorgun ve bir o kadar da yaşayasıya umutlu. Gerisi hallolur ne olsa der yürek, kapakçığına kan damlarken inatla. Sinirleri alınmış dişler, buz havada birbirine çarparken, asma yaprağı düşüverir başına telmih sanatının orta yerinden, bir yanı Âdem, bir yanı Havva olur, ortada bir minik yılan zehri içinde saklı...

Hiç yorum yok: